Ülkemizde kadınların durumu malum.. Senelerdir gerek kırsal alanda gerekse (üzeri hayrettir ki eğitimli kadınlarımızca bile örtülen) şehirlerde süregelen cinsiyet ayrımcılığı, haksızlıklar, küçük yaşta kız çocukların alet edildiği çocuk gelin vakaları ve hepsinin ötesinde sonu cinayete varan taciz/tecavüz haberleriyle bir günümüz geçmek bilmiyor.
Ancak çok bayıldığımız Amerika Birleşik Devletleri'nde bile kadının durumu çok farklı değil: 911 yardım hattı verilerine göre 323.5 milyonluk nüfusta her 5 dakikada bir bir tecavüz vakası yaşanıyor ve bunların sadece %16'sı polis kayıtlarına geçiyor.
Şanslı mıyız? Hayır. Sadece dünyanın her yerinde, hatta Hillary Clinton'un başkanlığa yarıştığı Amerika'da bile herhangi bir kadın, Kayseri veya Rize'dekilerle aynı kaderi paylaşıyor.
*****
Evde, işte, hayatın her anında gerçekten "üretebilen" tek varlık bence kadın.
Güzel bir şey gördüğünüzde "buna bir kadın eli değmiş" dedirten farkındalık..
Yaradan'ın kendinden ayrı bahşettiği doğum mucizesini taşıyan kadınlar..
Kız, kızkardeş, anne, teyze, hala, babaanne, anneanne vs ya da doktor, mühendis, sporcu sıfatlarından öte önce İNSAN olan kadınlar.
*****
*****
8 Mart'ın tarihçesine bakarsak özellikle "emekçi" kısmını daha net görebiliriz.
"8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancakpolisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 129 kadın işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 10.000'i aşkın kişi katıldı.
26 - 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın "Internationaler Frauentag" (International Women's Day - Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.
İlk yıllarda belli bir tarih saptanmamıştı fakat her zaman ilkbaharda anılıyordu. Tarihin 8 Mart olarak saptanışı 1921'de Moskova'da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı'nda (3. Enternasyonal Komünist Partiler Toplantısı) gerçekleşti. Adı da "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" olarak belirlendi. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı yılları arasında bazı ülkelerde anılması yasaklanan Dünya Kadınlar Günü, 1960'lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri'nde gerçekleşen çeşitli gösterilerde anılmaya başlanmasıyla Batı Bloku ülkelerinde daha güçlü bir şekilde gündeme geldi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart'ın "Dünya Kadınlar Günü" olarak anılmasını kabul etti.
Bununla birlikte Birleşmiş Milletler'in resmi internet sayfasında, günün tarihine ilişkin bölümde kutlamanın New York'ta ölen kadın işçilerin anısına yapıldığı yazılmamıştır. "
Doğduğumuz andan son nefesimize kadar, "kız" ya da "kadın" desinler ne farkeder, ister kendimize kalalım, ister çocuk bakalım, ister bir fabrikada yaka dikelim, ister ülkeleri yönetelim; emek zaten hayatımızın her yerinde :)
Ezilmediğimiz, hakkımızın yenmediği, taciz edilmediğimiz, sadece "bedensel" üretkenlikle kalmayıp eşlerimize/erkek arkadaşlarımıza kullandığımız o müthiş detaycı Allah vergisi zekamızı hayatımızın her alanında her elimizi attığımız işte başarıyla üretken hale çevirebildiğimiz bir hayat dileğiyle
8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN :)